gıda etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gıda etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Aralık 2008 Pazar

Sağlıklı gıda tüketiminin 5 anahtarı


Sağlıklı gıda tüketiminin 5 anahtarı, “temizlik, doğru pişirme, uygun şartlarda saklama, çiğ-pişmiş gıda ayırımının doğru yapılması ile taze ve sağlıklı hammadde temini” olarak sıralanıyor.

Gıdaların 70 derecede pişirilmesi tüketim için uygun bulunuyor. Çiğ gıdaların hazırlanmasında kullanılan bıçak ve kesim tahtalarının mutlaka ayrı olması gerekiyor. Gıdaların çok uzun süre buzdolabında saklanmaması, donmuş ürünlerin oda sıcaklığında çözdürülmemesi tavsiye ediliyor.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün (KORGEM) hazırladığı broşüre göre; sağlıklı gıda tüketiminin ilk şartı, gıdaları hazırlamaya başlamadan önceki kişisel temizlik...



Buna göre, gıdalar hazırlanmadan, önce ellerin yıkanması gerekiyor ve hazırlama esnasında da yıkama işlemenin sık sık tekrarlanması gerekiyor. Ayrıca, gıda hazırlamada kullanılan tüm yüzeylerin ve aletlerin yıkanması ve sanitasyonunun (sağlık önlemleri) sağlanması, mutfaklarınsinek, böcek ve diğer hayvanlara karşı korunması gerekiyor.

Birçok mikroorganizmalar hastalık sebebi olmamakla beraber toprak, su, hayvan ve insanda oldukça geniş ölçüde bulunuyor. Bu mikroorganizmalar ellerle, giysilerde, kullanılan araç-gereçle gıdaya taşınıyor ve gıda kaynaklı hastalıklara sebep oluyor.

PİŞMİŞ GIDALARLA ÇİĞ GIDALARIN AYRILMASI GEREKİYOR
Gıdaların hazırlanma aşamasında taze et, kanatlı et ve deniz ürünlerinin diğer gıdalardan ayrılması gerekiyor. Özellikle çiğ gıdaların hazırlanmasında kullanılan bıçak ve kesim tahtalarının mutlaka ayrı olması gerekiyor.

Ayrıca, hazırlanmış gıdalar ile çiğ gıdaların birbirinden ayrılacak şekilde kapalı kaplarda saklanması gerekiyor. Çünkü, çiğ gıdalar özellikle et, kanatlı et ve deniz ürünleri ile bunların suları tehlikeli mikroorganizmalar içeriyorlar. Bu mikroorganizmalar gıdaların hazırlanması ve saklanması sırasında diğer gıdalara geçebiliyorlar.

UYGUN PİŞİRME
Özellikle et, kanatlı et, yumurta ve deniz ürünleri gibi gıdaların uygun pişirilmesi gerekiyor. Gıdaların kaynatılmasında en az 70 dereceye ulaşılması, et ve kanatlı etlerin sularının pembe değil, berrak olmasına dikkat edilmesi gerekiyor. Uygun pişirme hemen hemen tüm tehlikeli mikroorganizmaları öldürüyor.

Konuyla ilgili yapılan araştırmalar da gıdaların 70 derecede pişirilmesinin tüketim için güvenli olacağını gösteriyor.

GIDALARIN GÜVENLİ SICAKLIKLARDA SAKLANMASI
Pişmiş gıdaların 2 saatten fazla oda sıcaklığında bırakılmaması, pişmiş ve hassas gıdaların 5 derecenin altında soğutulması, servis sırasında ise pişmiş gıdaların 60 derecenin üzerinde ısıtılması gerekiyor.

Gıdaların çok uzun süre buzdolabında saklanmaması, donmuş ürünlerin oda sıcaklığında çözdürülmemesi tavsiye ediliyor. Gıdalar oda sıcaklığında saklandıkları zaman mikroorganizmalar çok çabuk çoğalıyorlar. Mikroorganizmaların 5 derecenin altında, 60 derecenin üstünde gelişmesi yavaşlıyor veya duruyor. Bazı mikroorganizmalar ise 5 derecenin altında büyümeye devam ediyor.

HAMMADDE KULLANIMI
Taze ve sağlıklı gıda seçmeye özen göstermek, gıdaların hazırlanmasında temiz su kullanmak, özellikle taze yenecek meyve ve sebzelerin akan su altında yıkanması gerekiyor.

Buz ve su dahil olmak üzere hammaddeler tehlikeli mikroorganizmalar ve kimyasallar bulamış olabiliyor. Toksinler zedelenmiş ve küflenmiş gıdalarda oluşabiliyor. Hammadde seçiminde dikkatli olunması yıkama ve soyma işlemleri ile doğabilecek risklerin azaltılması gerekiyor.

18 Aralık 2008 Perşembe

Light ürün tuzağı!..

Kilo problemi yaşayan insanların düştükleri diğer bir tuzağın adı da 'Light Ürünler' adı altında toplanan, sözde şişmanlatmayan gıdalardır. Acaba bu ürünleri kullanmak doğru mu?


Şişmanlığın son yıllarda hızla artması ile birlikte gıda sektöründe büyük bir yer tutmaya başlayan light ürün tüketimi de, şişmanlıkla doğru orantılı olarak artmıştır. Gerek tüketim olarak, gerekse çeşitlilik anlamında gerçekten de dev bir pazar haline gelmeye başlamıştır.

Tüketiciye, medyada yayınlanan reklamlar ve diğer pazarlama stratejileriyle bu ürünlerin kalorisiz ya da çok az kalorili olduğu fikri empoze edilmiştir. Oysa çoğunun muadili olan ürünle aralarındaki kalori farkı çok fazla olmadığı gibi besleyici değeri yönünden tezat farklar bulunmaktadır. En önemli tehlikelerinden biri ise, yapay tatlandırıcılar kullanılan bu ürünlerin fazla kalori alımından çok, acıkma hissini hızlandırıyor olmasıdır. Bunun neticesinde de, bırakın zayıflamayı normal kilonuzu bile korumanız güçleşecektir. Diğer ikinci bir tehlike ise hiç kalori almayacağımızı ya da az kalori alacağımızı düşünerek bu tip ürünleri normallerine göre en az iki kat daha fazla tüketiyor olmamızdır. İnsanlar bir tane normal bisküvi yemektense, iki tane light bisküvi yemeyi tercih ediyorlar. Peki neden? Bunu tercih ediyorlar çünkü iki tane bisküvi alarak hem gözlerini hem de duygusal açlıklarını gideriyorlar. Ve bunun sonucunda da kilo almayacaklarına inandıkları için içleri rahat oluyor.

Market raflarındaki bu tip ürünlerin ambalajlarını dikkatle inceleyin, okuyun ve light olmayanları ile mukayese edin. Diğerlerine göre daha göz alıcı ambalajlar içerisinde ve muhakkak elinizin hemen uzanabileceği bir yerlerde olacaklardır. Adı üstünde light olan ve normallerine göre daha az kalori içeren bu ürünlerin açıklama bilgilerini dikkatlice okuyun. Zorlandınız değil mi? Çoğu kere yanınızda bir büyüteçle dolaşmanız gerekecektir. Light yazısı kutunun ya da ambalajın tamamını kapsarken, bu ürünün neler içerdiğini okumak isterseniz gerçekten de çoğu kere bir büyütece ihtiyacınız olacaktır. Oldu, okumayı başardınız diyelim. Bu göz alıcı ürünlerin kalori değerlerinin bazen dayatıldığı gibi mucize oranlarda az olmadıklarını da göreceksiniz. Kaldı ki yüzlerce kez tekrarlayacağım gibi bir ürünün kalori ve yağ miktarından çok, içerisindeki kimyasallar ve katkı maddelerinden dolayı açlık hissi artıyor ve devamlı bir şeyler tüketmek kısırdöngüsüne giriyorsunuz.

Hadi mucize oranda az kalorili olanlardan bir tane buldunuz diyelim. Hadi mucize bir şekilde bu ambalajın içindekiler bölümünü de okuyabildiniz diyelim. Karbondioksit, renklendirici maddeler, tatlandırıcılar gibi hiç de besin hissi vermeyen bir dolu şeyle karşılaştınız değil mi? Havadan oksijen alıp karbondioksit vermeye çalışırken, gönüllü olarak karbondioksit gazı mı alıyoruz bedenimize biz? Renklendiriciler; eskiden beri bu yuvarlak ifadeden çok şüphelenirim ben.

Bedenin beslenme açısından birkaç temel şeye ihtiyacı vardır; su, gıdalar, gıdalarla alınan vitamin ve mineraller. Yani su içmek ve beslenmek, bedenin varlığını sürdürebilmesi için temel ihtiyaçlarsa, zaten bunları tüketiyor olacağımız aşikardır.

Light sektörün en büyük pazarlama aracı da ambalajlama ve renklendirme üzerine kurulu. Doğal olanı al, şekillendir, renklendir, oyna, sür market raflarına. Biz de doğal doğal alıyoruz, şişmanlayıp şekilleniyoruz, utanıyoruz kırmızı oluyoruz, kilomuza laf ediliyor sinirden morarıyoruz, moralimiz bozuluyor beyazlıyoruz, ciddi ciddi de renkleniyoruz yani. Sonra sektör kendi kendine, ‘’Allah allah, ikinci bir sektör daha çıktı haberimiz yok, hadi bir el atalım arkadaşlar’’ demiş oluyor. İçimizde; gözünü, kulağını damak zevkini, felç ettikleri ikinci bir kişi daha yarattıklarından bu defa da ona yükleniyorlar. Light ürünler mucizesi başlıyor elbette. Light light, bol bol kullanılınca hiç şişmanlamayacağımızı, hep zayıf kalacağımızı sanmamızı istiyorlar. Hatta daha ileri gidip şişman olanlarımızın da böyle zayıflayacağını ilan ediyorlar. Bir yere kadar direnebiliyoruz belki, ama bunu uzmanlar falan da önermeye başlayınca elimiz kolumuz bağlanıyor.


Hatta ülkemizde zayıflama konusunda uzman bilinen insanları bile light gıda reklamlarında görmeye başladık son aylarda. O zaman kimse bize dönüp de niye aldanıyorsunuz diyemez değil mi? O diyemeyen kimselerden biri olmak istemiyorum ben. Aksine bu tuzağa düşmeyelim demek istiyorum. Gerekirse gerçekten de bir büyüteçle çıkalım alışverişlerimize ve light yazan her şeyi iyice okumadan, hatmetmeden atmayalım alışveriş sepetimize. Biz de bu yolla ilk cevabımızı vermiş olalım sistemin yanıltıcı stratejilerine.

Söz konusu bu bilgilere bir de insanların bilinçsiz tüketimi eklenince istenilen sonuçlara ulaşmak neredeyse imkansız bir hal almaktadır.

Yağı, şekeri, tuzu azaltılmış ve en az %25 düşük kalorili gıdaların light kapsamında bilinmesidir, yaygın olan. Light ve kepeği birlikte değerlendirmekse son derece yanlış bir düşünce olacaktır. Kepek; buğdayın, çavdarın ve arpanın çevresini saran kabuktur. Bağırsaklarda emilmediği için de nerdeyse kalori değeri yoktur. Ancak herhangi bir ürünle kullanıldığında farklı değerlendirilmesi gerekir.

Neden diğer ürünlerden değil de sadece kepekli ürünlerden örnek verdiğimi açıklamam gerekirse, cevap son derece basittir aslında. Türkiye; ekmek tüketiminde dünya sıralamasında birinci sıraya oturan bir ülkedir. Yani ekmek temel beslenme aracımızdır. O nedenle sadece bu konuda örnek vermek istedim. Bütün ürünleri tek tek ele alıp canınızı sıkmak değil amacım. Ama mademki ekmek Türk insanının beslenme alışkanlığında Dünya sıralamasında bile ilk sırada yer alıyor o zaman gerçekten de en önemli ürünümüz demektir. Kısaca toparlamak gerekirse, kepekli olmuş ya da olmamış ekmeğin kalori değeri olarak da, çeşitlilik anlamında da çok da bir farkı yoktur birbirlerinden. Ama doğal olanı almak istiyorum gibi bir bilinçle hareket ediliyorsa elbette ki tam kepek veya tam çavdar ekmeği gibi sağlıklı olanı tercih etmek doğru olacaktır.

Light kavramıyla ilgili son gözlemimi de şöyle dile getirebilirim. Gerçekten fazla kilolarından ciddi rahatsızlık duyan ve bilinçsizce kulaktan duyma bilgilerle çözüm arayan kişilerin, çalışma ortamlarında bir çekmecelerini, her türlü light ürünler, meyve ve bitkisel poşet çaylarla doldurduklarını gördüm. Diğer taraftan ise; ikinci bir çekmecede kesinlikle bir kaçamak çikolatası, kekler, pastalar ya da albenili bir şekerleme vardır muhakkak. Bu da, bu tür davranışlarda bulunan insanların kendi içlerinde ciddi çelişkiler ve ruhsal sıkıntılar yaşadıklarını göstermektedir.


Kimse bu sorunların sadece kendi başına geldiğini, yetersiz ya da farklı olduğunu düşünmesin. Göz ve damak tadımızla bu kadar oynanmasının sonucunda bize hissettirdikleri duygularla, başka türlü bir sonuca ulaşmak çok mümkün değildi zaten. Ve bir gün bu çekmecelerin hiçbirine ihtiyacınız kalmayacağına emin olun lütfen.

Şişmanlığın çözümüne giden ilk yol; davranışlarımızı ve yeme alışkanlıklarımızı değiştirebilecek, hislerimizi kontrol ederek, bizi etkileyen dış etkenlerden koruyabilecek olan yeteneklerimizin keşfedilmesi ve konuyla ilgili bilgi düzeyi yüksek bir insan olarak tutarlı ve kararlı olmamız gerekliliğidir.

Kısaca şöyle ifade etmek isterim;

Zayıflamak için ihtiyacınız olan güç; aklınızda, kendinizi kontrol edebilme noktanız olan beyninizde, kararlı oluşunuzda ve doğru beslenme alışkanlığı kazanma gayretinizde varolacaktır..